Thursday, December 25, 2008
Angoisse
Je ne viens pas ce soir vaincre ton corps, ô bête
En qui vont les péchés d’un peuple, ni creuser
Dans tes cheveux impurs une triste tempête
Sous l’incurable ennui que verse mon baiser:
Je demande à ton lit le lourd sommeil sans songes
Planant sous les rideaux inconnus du
remords,
Et que tu peux goûter après tes noirs mensonges,
Toi qui sur le néant en sais plus que les morts:
Car le Vice, rongeant ma native noblesse,
M’a comme toi marqué de sa stérilité,
Mais tandis que ton sein de pierre est habité
Par un coeur que la dent d’aucun crime ne blesse,
Je fuis, pâle, défait, hanté par mon linceul,
Ayant peur de mourir lorsque je couche seul.
İç sıkıntısı
Bu gece etini fethetmeye gelmedim
Ne de ölümcül öpücüklerimden akan iç sıkıntısıyla
Kösnül saçlarında melankolik fırtınalar çıkartmaya…
Ah! Bir halkın tüm günahlarını taşıyan vahşi yaratık
Yatağında ağır bir uyku istiyorum
Pişmanlıklara yabancı perdelerin altında
rüyaların sinsice dolaşmadığı
Bir uyku, karanlık yalanlarından sonra senin de tadacağın
Sen ki hiçlik üzerine ölülerden daha çok şey bilirsin
Çünkü düşmüşlük, çürütürken kalıtsal asaletimi
İkimizi de kısırlıkla damgalayarak,
Taştan göğüslerinde yaşamaya devam ettiği sürece
Hiç bir suçun dişiyle yaralanamayan bir yürek,
Kaçıyorum, solgun ve tükenmiş, kefenimin hayaleti arkamda
Ölürüm diye korkarak, tek başıma yatarsam
Tuesday, December 09, 2008
Kasım rüzgarı
Kaldırım çamurunda derin, kaygan ayak izleri, birkaç damla bir şey…
Pek de aldırmadan izliyor sidik kokulu Kasım rüzgarı, beton ve demir
Ve adamın kafasının içindeki boşlukta zamanı sayan metronom.
Reklam panoları bütün renkleriyle parlıyor tüm karanlık vaatler gibi
Camilerin bıçakları gökyüzünü kesip biçiyor sonuç henüz belirsiz
“Fish[1]: Sizin gençlik hayalleriniz vardı? Ama artık merak etmeyiniz…”
Polisler dikkatle çalışıyor, sarı ışıklar, telsiz, yerde şekilsiz bir kütle.
Kırmızı, yırtık yağmurluğun ağzında yeşil bir öykü… Ama dinleyen yok.
Yorgun ayak sesleri ölüyor küflü muşambalarında otel odalarının.
Yolcusuz otobüsleri, yalnız köpekleri, soğuk sokaklarıyla birliktedir gece…
Gazeteyle kaplanmış bir defterin sayfaları boğuluyor su birikintisinde
Arka sokağın çöplüğünde buluyor çöpçüler pantolonsuz bedenini
Beyaz boynunda iki damla çamurlu su, yanağında yeşil sinekler
Biri eğilip ağzına tıkılmış siyah çaputa uzatıyor sarı titrek elini
Ürpererek geri çekiyor dokunamadan. Birbirlerine bakıp susuyorlar.
Gaz kokulu bodrum katındaki yatağında kadın son kez öksürüyor