Modern emperyalizmi ülkelerin halklarının ekonomik siyasi kültürel tercihlerini/yaşamlarını, dışlarındaki bir gücün çıkarları doğrultusunda, ama askeri araçlara, açık zora başvurmadan, salt ekonomik (mali ticari) ve diplomatik baskı ve şantajlarla, yönlendirmek hatta şekillendirmek olarak tanımlayabiliriz.
Neoliberalizm: (toplumsal yaşamı en iyi piyasa ilişkileri belirler.)
Ekonomiye siyasi, kurumsal müdahaleler piyasa ilişkilerini çarpıtır, kaynak dağılımını, toplumun dengelerini bozar!
Neoliberalizm pratikte:
· Serbestleşme: Ulusal piyasaların dünya ekonomisine açılması,
· Özelleştirme: ulusun/kamu varlıklarının satılması
· Deregülasyon: Ulusal ekonomiyi, doğayı, toplumsal dokuyu koruyan düzenlemelerin kalkması, yapancı ve yerli sermayenin hareketlerinin özgürleşmesi
ANLAMINA GELİR
Neoliberalizm ülke ekonomisinin ve kaynaklarının (coğrafyasının) uluslararası sermayenin serbestçe kullanımına açılması demektir.
Bir ekonomik coğrafyanın, dışardan gelen sermaye tarafından serbestçe kullanılabilmesi için, o sermayenin gereksinimlerine, ekonomik, siyasi, kültürel özelliklerine uygun olması,
ülkenin ekonomik, siyasi, kültürel yapısının, yabancı sermayenin serbestçe giriş çıkışına, kaynakları kullanmasına, ülkeye serbestçe mal ihraç etmesine, bu metaların tüketimini destekleyecek kültürü getirmesine uygun olmalıdır
Neoliberalizm ülkeleri merkez ülkelerin üretim ve birikim fazlasını emecek, ucuz kaynak alanlarına dönüştürür.
IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Kopenhag Kriterleri
bu dönüştürme sürecini yönetirler
Ancak ülkelerin ekonomik, siyasi ve kültürel coğrafyaları, daha önce yapılandırılmış olduğunda, kullanıma açılma süreci aynı zamanda bir yıkım ve yeniden yapılandırma sürecidir.
Bu yıkım ülkenin sınıfları arasındaki yerleşik üretim ve bölüşüm dengelerini/ilişkilerini, tarım-sanayi, kır-kent, doğa insan-dengesini değiştirir ve uluslararası sermaye ile yerli egemen sermaye ittifakının çıkarları doğrultusunda yeniden düzenler.
Ülkenin kültür endüstrisi, medya ve basım yayın sektörü de bu doğrultuda yeniden şekillenir.
Ülkenin kapitalist sınıfları bu yıkım sürecine direnemezler:
Çünkü
1- Ülke kapitalizmi içinde egemen sermayen çoktan uluslarasın sermayeye eklemlenmiştir.
2- Ülke çoktan bir uluslararası “güvenlik mimarisinin”, bir hegemonya düzeninin parçası olmuştur
3- Kültür endüstrisi, egemen sermayenin işbirlikçi talep ve çıkarlarının, kaygılarını söylemlerini yeniden üretmeye başlamıştır.
Neoliberalizm (ve tabii küreselleşme) tüm bu kullanıma açma, yıkım ve yeniden yapılandırma, sürecin çağımızdaki adıdır, modern emperyalizmin aldığı biçim.