Twitter’deki bir 1 Mayıs tartışması bağlamında kısa notlar
- Aradaki tarihsel
farklılıklar silinmesin ama artık bu farklılıkların güne ışık tutmadığı da
anlaşılsın. Bu iki gelenek ortadan kalkmadı ama artık bir önceki döneme ait.
Her ikisi de bu gün önümüze bizi ilerletecek. Karşımızdaki sorunlarla başa
çıkmamıza yardım edecek çözümler üretemiyor.
- Net çizgiyi
dünyayı değiştirmemize yardım edecek devrimci bir diyalektikle uyumluysa
çizelim. Ama bunu bu gün çizecek durumda değiliz. İç tutarlılığı olan sözler söylemek en fazla
rasyonel sübjektivizme açılıyor o kadar.
- Bu iki geleneğin
arasındaki keskin ayrışmanın artık geride kaldığına ilişkin iki örnek vereyim.
- Stalinist gelenek
denen şeyin zaafları ortada. Ama Troçkist geleneğe ait olmak, Yunanistan’da
Syriza’ya karşı Yunanistan Komünist Partisiyle aynı tutumu almayı, Türkiye’de
siyasal İslam’la, anti-komünist liberallerle işbirliği yapmayı engellemiyor. (Tüm Troçkist gruplar böyle yapıyor demiyorum)
- Ayrıca bu ülkenin
komünizminin, unutulmaması gereken bir kendi deneyimler geleneği de var. “Troçkist
gelenek neden bu pratik gelenek içinde kendine bir yer ayırmayı
başaramadı?” sorusu üzerinde de ayrıca
düşünmek gerekiyor.
- Aslında, Yeni dönemde komünist harekete katılmaya başlayan kuşaklar açısından bu geleneklerin pratik bir anlamı da kalmadı.
- Yalnızca
Türkiye’de değil, dünyada da bu iki geleneğin mirasını ve zaaflarını diyalektik
biçimde aşacak yeni bir yapılanma aranıyor.
- “Benden başka
komünist yok” saplantısından kurtulmazsak, ne faşizme ve çağdaş gericiliğe karşı etkin bir mücadele
hattı inşa edebiliriz, ne de bu yeni yapılanmayı düşünebiliriz. TKP olmadan, Halkevleri,
ÖDP, hatta EMEP olmadan salt keskin bir çizgi çekerek bu “cephe-hat” oluşmuyor.
Bu arada zaman hızla ilerliyor gerici dalga, her yeri kaplayarak, altına alarak burjuva özgürlükleri bile boğarak yükselmeye devam ediyor
No comments:
Post a Comment