Bir Bağlam Sorunu
Zaman gazetesine
yönelik operasyonlar karşısında tavır almak gibi bir sorun ortaya çıktı. Bu bir
“sorun” çünkü, Zaman gazetesi, Taraf gazetesiyle birlikte, AKP rejimi
kurulurken “değişim”, “darbe tehlikesi” söylemi altında tüm muhalefete karşı harekete
geçirilen sınır tanımaz bir simgesel şiddetin en önemli kaynaklarından biriydi,
hatta belki de, liberal entelijensiyanın demokrasi fantezilerine, “stratejik
cahilliğine” en uygun yayın olmasından dolayı dolayı en önemlisiydi. Şimdi, bu
“simgesel şiddet odağı” siyasal İslamin içinde yaşanmakta olan iktidar savaşı
bağlamında devleti doğrudan kontrol eden kesimin saldırısı altındadır.
Düşünsel dünyalarının
sınırı yüzey biçimlerinin ötesine geçemeyen liberal entelijensiya, gözlerinin
önündekilere bakarak, “saldırı altındaki gazetecilere sahip
çıkmamız gerekiyor, bunlar dün bize faşizm uygulamış bile...” tavrını
benimsiyor ve yaymaya çalışıyorlar. Bu “madem ki bazı gazeteciler saldırı
altındadır öyleyse, bu gazetecilere sahi çıkmak gerekir” saptaması, kendini
yüzey biçimlerine hapseden, analiz birimi olarak bireyi alan, liberal dünya
görüşüyle belirlenmiş bir bağlam içinde tavır almayı önererek, hem yaşananların
esas anlamını gizliyor, hem de aslında liberal dünya görüşünün yayılmasına da
hizmet ediyor.
Zaman gazetesine
yönelik operasyona ilişkin alınacak tavrı liberalizmin önerdiği bağlamın
dışından düşünmek gerekiyor. Bu bağlam, bugün hedef olanların dün simgesel
şiddetin araçları ve uygulayıcıları, siyasal İslam’ın militanları olduğu
gerçeğinin üzerini örtmemeli, bugün yaşananların
bir hegemonya ve iktidar pekiştirmesi hamlesi, totaliter bir yönetime doğru
yeni bir adım olduğu gerçeğini konuşmaya da olanak sağlamalıdır.
Bu bağlam ülkede konuşulabilen şeylerin, meşru siyasi eylem
sayılabilen etkinliklerin sınırının hızla daraltılıyor olmasına karşı çıkma
bağlamıdır. Bu bağlam, bu daraltma adımının sınırının nihayet rejimin ortaklarını
ve işbirlikçilerini de kapsayacak noktaya kadar daraltılmış olduğunu,
daraltılmaya mutlaka devam edeceğini de göstermeye olanak verir; tavır alma
sorununu sıkıntılı bir “bunlar faşist
ama sahip çıkmak zorundayız” gibi bir ideolojik “intihar” eyleminden uzak
tutar.
İlk bakışta pratikte
aynı sonuca ulaşıyor olmakla birlikte bu iki bağlam teorik ve tarihsel olarak taban tabana
zıttır. İkincisi rejimin karakterini ve gelecekte yaşanabilecekleri konuşmaya
izin verirken, birincisi, sorunu
bireylere indirgeyerek bu tartışma kapılarını, düşünme olanaklarını
kapamaktadır.
Kısacası, Zaman
gazetesine yapılan operasyona karşı çıkmanın uygun bağlamı, siyasal İslam’ın
ifade ve örgütlenme özgürlüğünü sınırlamaya, hatta yok etmeye yönelik, pratik
ve simgesel şiddetine karşı çıkmaktır, dünün “teröristlerine” sahip çıkmak
değil...
No comments:
Post a Comment