Dışarıda kararsızdı güneş, bulutlar külrengi ve gökyüzü beyaz
Yitik bir zamana gidip geliyordu adam kadının göz bebeklerinde
Halbuki ağır konulardı masada dolaşan, Badiou, Beckett filan
Sigara dumanları, taze kahve ve parfüm kokularına karışıyordu
Uzakta bir geminin sorularını gargaraya getirdi geveze martılar
Şoförler ikindi uykularından uyandı camları buğulu taksilerde
İklimin pusuya düşürdüğü kiraz ağaçları çiçeklerini döküyordu
Kadının telefonu çalarken bakışlarını denize doğru çevirdi adam
Gözleri ışıksız gecelerde parlayan çakıl taşları gibi soğuktu şimdi
Ve uykularında ölenlerin dinginliği asılıydı yüzünün maskesinde
Güneşin ışıkları son kez kırılırken soğumuş bir çayın kristalinde
No comments:
Post a Comment