Tuesday, April 29, 2008

Uzun sürdü sonbaharın ölmesi…

Kullanılmış kefenleri anımsatıyor kar, çürüyen teni üzerinde toprağın
Sessizce ağlıyor yatağında bir kadın. Kıpırdamaya korkuyor yanındaki
Yavaş yavaş batıyor kaydı tutulmamış vakitlerin kayan kumlarında
Giderek soğuyan yatak odası, apseli bir diş gibi zonkluyor ses çıkarmadan

İnsanlarla, araçların izleri birbirine karışmış. Havada siyah bir rüzgar
Siyah bir kedi, sırıl sıklam, çöp torbalarının arasından çıkıyor titreyerek
Uğursuz bir şeyler var belli ki, televizyon antenlerinde kargalar tünemiş
Birisi dikkatle bir paket yerleştiriyor, otobüs durağındaki çöp kutusuna

Su birikintilerinde kristal titreşimler… Buz tabakaları kalınlaşıyor
- Yalnızca ay ışığının ve sokak köpeklerinin duyabildiği bir fugue -
Boş sayfalarla dolu masasına oturmuş yılanlarla oynayan adamın
İsyanlarıyla, tutkularının ölüm ilanlarını arşivlediği dosya da öyle…

No comments:

Post a Comment