Monday, November 24, 2025

ABD’DE TEKNOLOJİ SERMAYESİNİN YÜKSELİŞİ:

 


 

Ergin Yıldızoğlu

 

The Economist 1990’larda, bir sayısında, finansallaşma başlarken, 10 dev ABD bankasını kastederek “Evrenin yeni efendileri” diyordu. Bu bankalar dünya borç piyasasında egemendi. Bugün “evrenin yeni efendileri” hızla değişiyor: ABD’de Teknoloji Sermayesi, sınıflar matrisinin lider fraksiyonu konumuna yükseliyor.

 

Yüzyılın başından bu yana ABD kapitalizmi, tarihsel derinliği olan yapısal bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu dönüşüm yalnızca teknolojik yeniliklerin etkisiyle açıklanamayacak kadar kapsamlıdır; çünkü aynı zamanda devlet aygıtının örgütlenme biçimini, kapitalist birikim mekanizmalarının niteliğini, sermaye fraksiyonları arasındaki güç dengelerini ve ulusal güvenlik stratejilerini dönüştürmektedir. 

 

Yapay zekâ (YZ), bulut bilişim, veri merkezleri, yarı iletken üretimi, savunma teknolojileri, kuantum hesaplama ve platform ekonomisi gibi alanlar bugün ABD kapitalizminin yeni ve en dinamik birikin noktalarıdır.

 

Tarihsel olarak ABD kapitalizminin belirleyici sektörleri arasında 19. yüzyılın sonlarında demiryolları, 20. yüzyılın ortasında otomotiv ve petrol, 1980 sonrası dönemde ise finans sektörü yer almıştır. Ancak 2010’lu yıllardan itibaren, finansal krizin ertesinde ve uzun durgunluk boyunca finans sektörünün belirleyiciliği yerini giderek teknoloji sermayesinin belirleyici rolüne bırakmaya başladı. Bu dönüşüm, özellikle yapay zekânın “ulusal güvenlik” kategorisine sokulması, çip üretiminin jeopolitik silah hâline gelmesi ve büyük teknoloji şirketlerinin kamu otoriteleriyle kurduğu simbiyotik ilişkilerle hızlanmıştır.

Bu bağlamda temel soru şudur: ABD teknoloji sermayesi, Amerikan burjuvazisinin yeni egemen sınıf fraksiyonu hâline mi geliyor?

 

Bu soruya, Göran Therborn’un sınıf analizi çerçevesini [[i]] kullanılarak, çalışmasındaki, “sınıf şekillenmesi” “içsel (doğasından gelen) sınıf gücü”, “hegemonik kapasite”, “Pazar-genleşme kapasitesi”, “yerinden etme”, “boyun eğdirme”, “yalıtma” ve “zamansal eşzamanlılık” kavramlarından yararlanarak cevap vermeye çalışacağım.

 

Bu teorik perspektif, teknoloji sektörünün yükselişinin yalnızca ekonomik bir süreç olmadığını, aynı zamanda bir “sınıf şekillenmesi”, devletin yeniden yapılanması ve ideolojik hegemonya dönüşümü süreci olduğunu göstermeye çalışacaktır..

 

1. Therborn’un Sınıf Analizi Çerçevesi

Göran Therborn’un sınıf teorisi, kapitalist toplumlarda burjuvazinin tek bir blok olmadığını, aksine birbirleriyle rekabet eden, çatışan ve bazen de ittifak kuran farklı fraksiyonlardan oluştuğunu vurgular. Egemen fraksiyon, yalnızca ekonomik açıdan en güçlü olan değil, aynı zamanda devlet politikalarını biçimlendirme, ideolojik yönelimleri belirleme ve toplumsal tahayyülü yeniden kurma kapasitesine sahip olandır

 

1.1 İçsel sınıf gücü

Bir sermaye fraksiyonunun içsel (doğasından gelen) gücü, ekonominin temel altyapılarını ne ölçüde kontrol ettiğiyle ilgilidir. Demiryolu sermayesinin ABD kapitalizmini ,iç pazarının, birikim, tüketim merkezlerinin kaynak havzalarının 19. yüzyılda birbirine bağlaması, otomotiv sermayesinin 20. yüzyılın ortasında Amerikan yaşam biçimini şekillendirmesi ve finans sermayesinin neoliberal dönemde tüm ekonomik alanları borçlandırma yoluyla kontrol etmesi buna örnektir.[1] Bugün benzer bir kontrol kapasitesi teknoloji sermayesinde görülüyor.

 

1.2 Hegemonik kapasite

Therborn, hegemonik kapasitenin üç mekanizma üzerinden inşa edildiğini söyler:

Yerinden etme (displacement): Kendi çıkarlarını evrensel çıkarlar gibi sunmak.

Boyun eğdirme (submission): Rakip sınıfları baskılama veya kendi stratejilerine eklemleme.

Yalıtma (isolation): işçi sınıfını ve muhalefeti parçalamak. Hegemonya bu üç mekanizmanın eşzamanlı işlediği durumlarda ortaya çıkar.

 

1.3 Birikim rejimi

Egemen fraksiyon, ekonomik büyümenin hangi sektörlerde yoğunlaşacağını belirler. Örneğin finans kapital, neoliberal dönemde borçlanma ve türev piyasalarını büyümenin ana motoru hâline getirmiştir.[[ii]]

 

1.4 Zamansal eşzamanlılık

Therborn’a göre sınıf fraksiyonlarının yükselişi yalnızca ekonomik güçle değil, aynı zamanda tarihsel zamanların uygunluğu ile ilgilidir. Ekonomik yükseliş, jeopolitik dönüşüm ve devlet içi kırılmalar aynı anda gerçekleştiğinde yeni bir egemen fraksiyon oluşabilir.[[iii]]

ABD teknoloji sermayesinin yükselişi bu koşullara fazlasıyla uyuyor..

 

2. Birikim Rejiminin Dönüşümü: Devlet–Teknoloji Simbiyozu

ABD’de teknoloji sermayesinin yükselişi, üç temel yapısal dönüşümün üzerine kuruludur:

Teknolojik altyapıların kapitalist birikimin çekirdeği hâline gelmesi, Devletin teknoloji sektörünün ihtiyaçlarına göre yeniden örgütlenmesi, Jeopolitik rekabetin teknoloji merkezli bir form alması.

 

2.1 Yapay zekâ ve yarı iletkenler: Yeni stratejik altyapı

Yapay zekâ modellerinin eğitilmesi, veri merkezlerinin kurulması, küresel çip üretiminin sürdürülebilmesi ve karmaşık algoritmaların işlenmesi trilyonlarca dolarlık yatırımlar gerektirmektedir. Örneğin: NVIDIA’nın veri merkezi segmenti finans devlerinin toplamından daha yüksek piyasa değerine ulaşmıştır.[[iv]]

 

TSMC (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company Limited) ve ASML ((Advanced Semiconductor Materials Lithography) gibi şirketler küresel üretim zincirinin vazgeçilmez halkaları hâline gelmiştir.

 

Büyük teknoloji şirketlerinin enerji tüketimi birçok ülkenin ulusal tüketimini aşmıştır.[[v]]

Bu altyapılar olmaksızın modern kapitalizm çalışamaz. Bu nedenle teknoloji sermayesi, kapitalist ekonominin vazgeçilmez altyapısal çekirdeğine dönüşmüştür.

 

2.2 Devlet destekli teknoloji kapitalizmi

ABD devleti, özellikle 2018 sonrasında teknoloji sektörünü ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak tanımlamaya başlamıştır. CHIPS and Science Act, IRA, YZ altyapı fonları, DARPA projeleri ve savunma–teknoloji konsorsiyumları bu yeni dönemin kurumsal temelleridir. CFR raporları  ABD devletine: Çip üretiminde bağımlılığı azaltma, YZ araştırmalarını hızlandırma, teknoloji sermayesine doğrudan finansman sağlama, Çin’e karşı teknolojik üstünlük stratejileri geliştirme gibi öneriler sunmaktadır[[vi]]. Bu öneriler neredeyse aynen uygulanmaktadır.

Bu durum, teknoloji sermayesinin yalnızca devlet tarafından desteklenen bir sektör değil, devlet aygıtı ve ulusal strateji tarafından şekillendirilen birikim rejiminin kalbi hâline geldiğini gösterir.

 

2.3 Finans kapitalin göreli gerilemesi

Teknoloji sermayesi, finans sermayesinin 1980–2008 arasındaki “hegemonik” konumunu sarsmaktadır. Bugün en büyük değerlemeler ve en yüksek kâr oranları teknoloji devlerinde yoğunlaşmıştır.[[vii]] Finans kapital geri çekilmemiş, tam tersine teknoloji sermayesiyle bütünleşmeye. Başlamıştır.; BlackRock, Fidelity ve Vanguard gibi dev fonlar teknoloji altyapılarına devasa yatırımlar yapmaktadır.[[viii]] Bu nedenle teknoloji sermayesinin finans kapitali ikame etmekten çok, onu kendi etrafında yeniden örgütlemekte olduğu g.

 

3. Teknoloji Sermayesinin İçsel (d9o-asından gelen) Sınıf Gücü

Teknoloji sektörünün içsel (doğasından gelen) sınıf gücünün üç temel kaynağı vardır:

Dijital altyapının vazgeçilmezliği, Sermaye yoğunluk ve ölçek ekonomileri, Savunma ekosistemi ile bütünleşme.

 

3.1 Dijital altyapıların vazgeçilmezliği

Bugün ekonomik faaliyetlerin çoğu büyük teknoloji şirketlerinin altyapılarına bağımlıdır:

Amazon AWS, Google Cloud ve Microsoft Azure olmaksızın küresel internet çalışamaz.

Çip üretimi olmaksızın modern üretim zincirlerinin hiçbir halkası işlemez. Yapay zekâ, finansal piyasalardan tıbba, lojistikten askeri stratejilere kadar her alanda zorunlu hâle gelmiştir.

Bu altyapılar bir kez kurulduktan sonra yerinden edilemez, tekrar üretilemez veya kolayca kamusallaştırılamaz. Bu durum teknoloji sermayesine tarihsel olarak örneği az görülen bir güç sağlar.

 

3.2 Savunma–teknoloji bütünleşmesi

Pentagon’un yeni savaş doktrinleri [[ix], yapay zekânın merkezi rolünü kabul etmektedir. Palantir, Anduril, Microsoft ve Google gibi şirketler artık ABD askeri altyapısının stratejik ortaklarıdır.[[x]] Böylece teknoloji sermayesi sermaye birikimini  askeri üretimle birleştiren “teknomlitarist bir kompleks” hâline gelmektedir.

 

3.3 Yatırım ölçekleri ve giriş bariyerleri

YZ modellerinin eğitimi bir tek şirket tarafından yıllık milyarlarca dolarlık sermaye gerektirdiği için yeni oyuncuların giriş yapma şansı yok denecek kadar azdır. Bu nedenle teknoloji sermayesi, yüksek yoğunluklu, yüksek giriş bariyerlerine sahip tekelci bir piyasada yapı sergilemektedir. Bu da içsel (doğasından gelen) sınıf gücünü daha da artırır.

 

4. Hegemonik Kapasite: Üç Mekanizmanın Eşzamanlı İşleyişi

Therborn’un hegemonya kavramı ABD teknoloji sermayesinin yükselişini anlamak için çok güçlü bir araç sunuyor.

4.1 Yerinden Etme: Ulusal Güvenlik Söylemi

Teknoloji sermayesi, çıkarlarını “ulusal çıkarlar” ve “ulusal güvenlik” söylemiyle sunarak toplumun genelinin, hatta insanlığın çıkarıymış gibi sunmaya  büyük özen gösteriyor. 

Örneğin: “Yapay zekâda geri kalan ülke yok olur” söylemi, Çin ile rekabetin varoluşsal gösterilmesi, teknoloji yatırımlarının “ulusal kriz” konusu yapılması, yerinden etme mekanizmasının klasik örnekleridir.[[xi]]

4.2 Baş eğdirme

Emek, siyaset ve toplumsal alanların arasında stratejik uyumun sağlanması 

a) Emek ve boyun eğdirme

Gig ekonomisi, yazılım emek piyasalarındaki rekabet, yüksek borç yükleri ve sendikasızlık, işgücünü sermaye karşısında zayıflatmaktadır. Mühendis emeği yüksek ücretli olsa da örgütsüzdür.

b) Siyasal boyun eğdirme

ABD’de her iki büyük parti de teknoloji sektörünün çıkarlarına uyumlu politikalar benimsemiştir. Demokratlar yenilikçilik söylemiyle, Cumhuriyetçiler ise ulusal rekabet söylemiyle teknoloji sermayesini desteklemektedir.

c) Kültürel boyun eğdirme

Toplumun büyük kısmı teknolojik gelişmeyi “kaçınılmaz”, “evrimsel” ve “karşı konulamaz” bir süreç olarak algılamaktadır.[[xii]] Bu da hegemonik kapasiteyi pekiştiriyor.

 

4.3 Yalıtma: Muhalefetin Parçalanması

Teknoloji sermayesi muhalefeti şu yollarla yalıtıyor: Emeğin segmentasyonu, Sendikaların marjinalleşmesi,  ekonomik büyümeyi hızlandırma, sqğlık sorunlarının çözülmesini hızlandırma, Ulusal güvenlik söylemiyle eleştirilerin bastırılması, Alternatif kamusal modellerin “gerçekçi değil” diye dışlanması. Bu mekanizmalar bir araya geldiğinde teknoloji sermayesi, geniş bir hegemonik alan yaratmaktadır.

 

4.4 Emperyalizm

Emperyalizm sermaye brikim sürecine içseldir [[xiii]]. Bu içsellik, kriz eğilimlerinin, ya da sermeye birikiminin önündeki engellerin  yönetilmesiyle yakından ilgilidir ve devletin bu süreçteki rolü kritiktir. Bir başka yönden gelerek söylesek, kar oranları düşme eğilimi temel kriz eğilimidir ve bunun karşıt eğilimleri de bu krizi önlemeye, ötelemeye kısacası yönetmeye ilişkindir. Bu  anlamda devletin rolü de  karşıt eğilimlerim harekete gerilmesi, önlerinin açılması ve yönetilmesi olarak belirir.  Buradan emperyalizm konusun geçebilmek için kariıt eğilimlerin, ikidinin alan dışına mal ve sermaye fazlasını göndermek olduğunu anımsamamız yeter.

 

David Harvey sermayenin bu hareketini, sorunlarını çözmek için mekana kaçarak (spatial fix; sermaye, mal ihracatı) ve zamana kaçarak (temporal fix: borçlandırma ve spekülasyon yoluyla ilerde  yapılacak kararı bugünden edinme) olarak tanımlıyordu[[xiv]]. Burada devletin rolü gidilen coğrafyalara girişi kolaylaştırmak, gidince oluşacak direnişi yeniden yapılandırmaya aşmak  bağlamında şekilleniyor. 

 

Devlet politikalarını alacağı biçimleri de egemen sermayenin  gereksinimleri belirliyor Bu bağlamda 1990’lar boyunca devletler,  “yükselen piyasalar” ve neoliberal küreselleşme, öncelikle mali piyasaların açılması, yasal kurumsal ortamın düzenlemesi gibi sorunlar üzerinde odaklandılar. 

 

Teknoloji şirketleri yükselmeye başladıktan sonra  odak noktası, tedarik zincileri (ucuz ve vasıflı iç gücü) güvenliği, teknoloji sektörünün girdilerinin ve vasıflı iş gücü gereksinimin sağlanması oluşturmaya başladı.  Teknoloji merkezleri arasındaki emperyalist rekabet de önemli bir ilgi alanı oluşturuyordu

 

5. Zamansal Eşzamanlılık: Yükselişin Tarihsel Koşulları

Teknoloji sermayesinin yükseldiği tarihsel an, üç koşulun çakışmasıyla belirleniyor:

Jeopolitik zaman: ABD–Çin rekabeti teknoloji merkezli bir soğuk savaş niteliği taşıyor.

Ekonomik zaman: Finansal birikimin krize girmesi, ekonomik büyümeyi hızlandırma aciliyeti, yeni bir sermaye birikim rejimi arayışı.

Siyasal zaman: Emek hareketi zayıftır, iki partili sistem teknoloji sermayesine karşı alternatifsiz durumdadır. Sosyal medya, özellikle  toplumsal muhalefetin denetlenmesi, faşist hareketin yükselmesi bağlamında,  stratejik bir siyasi bir özellik kazanmıştır

Bu koşullar yeni bir egemen fraksiyonun yükselişi için ideal ortam yaratmaktadır.

 

Sonuç

Therborn’un kavramsal çerçevesiyle yapılan bu analiz, ABD teknoloji sermayesinin Amerikan burjuvazisinin yeni egemen fraksiyonu hâline geldiğini güçlü biçimde göstermektedir.

Bugün teknoloji sektörü: Kapitalist birikimin yeni çekirdeğini oluşturuyor, devlet aygıtını dönüştürüyor, ulusal güvenlik stratejilerini beliriyor, emek ve toplum üzerinde hegemonik baskı kuruyor, finans sermayesini kendi etrafında yeniden örgütlenmeye zorluyor, altyapısal vazgeçilmezlik yaratıyor. 

Bu nedenle teknoloji sermayesi, artık yalnızca ekonomik bir sektör değil; devletin, ekonominin ve toplumsal tahayyülün merkezine yerleşmiş hegemonik bir sınıf fraksiyonudur.

 



[i] Therborn, Göran. What does the Ruling Class do when it rules” ( Egemen sınıf yönetirken ne yapar?”-Verso, 1978)

[ii] Krippner, G. Capitalizing on Crisis: The Political Origins of the Rise of Finance (2011);  Ben, bu “birikim rejimi”  tanımını yetersiz ve yüzeysel  buluyorum, ama burada, yüzeysel de olsa konunun akışına açıklayıcı bir katkı yapıyor

[iii] Poulantzas’ın devlet kuramıyla benzer bir şekilde Therborn, sınıf fraksiyonlarının yükselişinde tarihsel zamanın rolüne dikkat çeker

[iv] ABD 2024 teknoloji borsa verileri.

[v] Data Center Energy Consumption Reports, 2023–2025.

[vi] Örneğin: Eask force report no. 83- U.S. ECONOMIC SECURITY- Winning the Race for Tomorrow’s Technologies- Kasım 2025) ve CFR, Innovation and National Security Raporları, 2020–2024.

[vii] , 2025 yılının ilk yarısında ekonomik büyüme oranını %92’sini (Teknoloji sektörünün büyüme hızını çıkarınca ABD GSH büyüme hızı %0,1 düzeyine geriliyor), borsadaki artışın %80’ini, sağlayan teknoloji şirketleridir Yalnızca NVIDIA’nın veri merkezi segmenti, finans devlerinin toplamından daha yüksek piyasa değerine ulaşmış. 

 

[viii] Black Rock Annual Report, 2023.

[ix] Joint All-Domain Command and Control; Mosaic Warfare (“Müşterek Çoklu-Alan Komuta ve Kontrolü- Mozaik Savaş Konsepti”

[x] Pentagon AI Integration Roadmap, 2023

[xi] Ulusal güvenlik söylemi üzerine: B. Muller, Security Assemblages (2016)

[xii] Hatırlarsanız finans sermayesi de küreselleşmeyi tam da bu kavramlarla dayatıyordu. Bir süredir “küreselleşmenin gerilemekte olduğunu, bittiğini konuşuyoruz. Thatcher neoliberalimi TINA (there is no alternative) diye sunuyordu.

[xiii] Yıldızoğlu, Ergin. Emperyalizm ve Jeopolitik, Remzi Kitabevi, 2017.

[xiv] Harvey, David, Spaces  of Capital, Kısım 3. Sf 312 “Geopolitics of capitalizm”,2001

No comments: