Gezi
Parkı’ndakilere polisin saldırmasıyla başlayan gelişmeler, kısa sürede, ülkenin
her tarafında, hatta dünyada yankılandı. Polis saldırdıkça katılanların sayısı
arttı, protestolar hız kazandı. Yaşananların hiç beklenmedik bir anda ve yerde
patlak vermesi, hızla tüm muhalefeti yörüngesine çekmesi, etki alanının hızla
genişlemesi, sonuçlarından bağımsız olarak, tarihsel anlamda “Olay”
kategorisine girecek bir toplumsal sarsıntıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Bu “beklenmedik”
bir anda patlak vermiş olmasına karşın, AKP hükümetinin gittikçe artmakta olan baskı
ve şiddetinin, beceriksizliklerinin, Kürt sorunundaki çıkmazın, Suriye
fiyaskosunun , Reyhanlı felaketinin şekillendirdiği bir “olay alanına” aitti;
“olay alanını” genişletti, daha önce hiç olmayan olasılıkları gündeme getirdi.
“Olayın” ahlakı
hızla “AKP rejimine hayır” ilkesi etrafında şekilleniyor. Sınıfsal
bileşenleri, teknolojisi, Tahrir, Porto del Sol, Sintagma, Wall Street
işgal olaylarını anımsatıyor. Bu anımsatma “Gezi olayının”, “evrensel” bir boyuta sahip olduğunu
gösteriyor. Dünyada anti-kapitalist çevrelerin destek veren mesajları da bu
evrensel boyutu doğruluyor. “Gezi Parkı” olayının öznesi “çokluk” bu anlamda
yalnızca Türkiye’nin değil, geçen yıl dünyayı sarsan dalganın da sorumluluğunu
üstlenmiş durumda. Avrupa ve ABD medyasının olayı görmekte bu kadar isteksiz davranmasının
arkasında bu gerçek var.
Bu “olayın” geçen
Tahrir’den bu yana dünyayı sarsan dalgayla bir benzerliği olmakla birlikte
önemli ve bu aşamada ısrarla vurgulanması gereken bir avantajı da var.
Türkiye’de güçlü, deneyimli sol örgütler var, Kürt ulusal-demokratik hareketi
var; bir türlü yolunu bulamasa da tüm zaaflarıyla birlikte “Sosyal Demokrat”
olma iddiasındaki CHP var, tğm zaaflarına karşın ulusalcı- cumhuriyetçi seküler
bir kentli orta sınıf var. Bu ülkenin
doğusu ve batısı zengin ve derin bir mücadele geleneği olan bir sol muhalefet
tarihine sahip.
Ayrıca, Tahrir’den
bu yana yaşananlar bu ülkede etraflıca tartışıldı deneyleri edinilmeye çalışıldı.
Özellikle Yunanistan ve Şiriza deneyimi önemliydi. Şiriza’nın benzerini kurmak,
onun politikalarını kopyalamak değil sorun. Sorun Yunanistan da işine düşülen
hataları tekrarlamamak. Sol gruplar,
özellikle üç büyük grup, bu “Olayın” üzerinde birlikte davranmanın, “egemen
bloka” karşı bir “tarihsel blok” kurmanın deneyimini yaşamaya başlamayı denemek
zorundalar.
Çünkü, “Olay”da
esas olan “momentum”dur. Şu anda, copun, suyun, kimyasal silahların yanı sıra,
bir de sinir harbi yaşanıyor. Hükümet muhalefetin momentumunu kırmaya
çalışıyor. Bu momentum, muhalefet belli bir ağırlığa ulaşmadan, ülke çapında
kalıcı bir meşruiyet kazanmadan kırılırsa, ardından nelerin yaşanacağını bilmek
için fala bakmak gerekmiyor.