Son aylarda, Financial Times, Wall Street Journal, The Economist gibi dünyanın finans ve ekonomi alanında önde gelen yayınlarında, dünya ekonomisinin geleceğine ilişkin kaygılı ve birçok açıdan belirsizliğe işaret eden bir ruh hali dikkat çekiyor. Paul Krugman, Larry Summers, Nouriel Roubini gibi ünlü ekonomi profesörleri, Martin Wolf gibi "emektar" ekonomi yorumcuları; enflasyon, stagflasyon, "küreselleşmeden geri dönüş" gibi konuları tartışıyorlar.
Bu durum, salt Covid-19 pandemisinin ve Ukrayna Savaşı'nın etkilerinden kaynaklanmıyor. Kaygılar da yeni değil.
Aslına bakarsanız, 21. yüzyılın ilk 20 yılı dünya ekonomisine iyi gelmedi. Finansal krizler birbirini izledi, yeniden bir "Büyük Depresyon" korkusu canlandı. 21. yüzyıl savaşlarla başladı, hala savaşlarla devam ediyor.
Küreselleşme, yeni ve bitimsiz bir süreç olarak algılanırken, finansal krizden bu yana "Bitiyor", "Geri çevriliyor" gibi kaygılı yorumlarla anılır oldu. Dahası, depresyon korkusunun yerini, ekonomi politikalarına duyarlılığı çok zayıf bir durum olan stagflasyon (Ekonomik durgunluk ile enflasyonun aynı anda görülmesi) korkusu aldı. Sık sık "anksiyete çağı", "belirsizlik çağı" gibi kavramlara rastlıyoruz.