Saturday, June 01, 2013

Momentumu Korumak Yaşamsal!

Gezi Parkı’ndakilere polisin saldırmasıyla başlayan gelişmeler, kısa sürede, ülkenin her tarafında, hatta dünyada yankılandı. Polis saldırdıkça katılanların sayısı arttı, protestolar hız kazandı. Yaşananların hiç beklenmedik bir anda ve yerde patlak vermesi, hızla tüm muhalefeti yörüngesine çekmesi, etki alanının hızla genişlemesi, sonuçlarından bağımsız olarak, tarihsel anlamda “Olay” kategorisine girecek bir toplumsal sarsıntıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Bu “beklenmedik” bir anda patlak vermiş olmasına karşın, AKP hükümetinin gittikçe artmakta olan baskı ve şiddetinin, beceriksizliklerinin, Kürt sorunundaki çıkmazın, Suriye fiyaskosunun , Reyhanlı felaketinin şekillendirdiği bir “olay alanına” aitti; “olay alanını” genişletti, daha önce hiç olmayan olasılıkları gündeme getirdi.

“Olayın” ahlakı hızla “AKP rejimine hayır” ilkesi etrafında şekilleniyor.  Sınıfsal  bileşenleri, teknolojisi, Tahrir, Porto del Sol, Sintagma, Wall Street işgal olaylarını anımsatıyor. Bu anımsatma “Gezi olayının”,  “evrensel” bir boyuta sahip olduğunu gösteriyor. Dünyada anti-kapitalist çevrelerin destek veren mesajları da bu evrensel boyutu doğruluyor. “Gezi Parkı” olayının öznesi “çokluk” bu anlamda yalnızca Türkiye’nin değil, geçen yıl dünyayı sarsan dalganın da sorumluluğunu üstlenmiş durumda. Avrupa ve ABD medyasının olayı görmekte bu kadar isteksiz davranmasının arkasında bu gerçek var.

Bu “olayın” geçen Tahrir’den bu yana dünyayı sarsan dalgayla bir benzerliği olmakla birlikte önemli ve bu aşamada ısrarla vurgulanması gereken bir avantajı da var. Türkiye’de güçlü, deneyimli sol örgütler var, Kürt ulusal-demokratik hareketi var; bir türlü yolunu bulamasa da tüm zaaflarıyla birlikte “Sosyal Demokrat” olma iddiasındaki CHP var, tğm zaaflarına karşın ulusalcı- cumhuriyetçi seküler bir  kentli orta sınıf var. Bu ülkenin doğusu ve batısı zengin ve derin bir mücadele geleneği olan bir sol muhalefet tarihine sahip.

Ayrıca, Tahrir’den bu yana yaşananlar bu ülkede etraflıca tartışıldı deneyleri edinilmeye çalışıldı. Özellikle Yunanistan ve Şiriza deneyimi önemliydi. Şiriza’nın benzerini kurmak, onun politikalarını kopyalamak değil sorun. Sorun Yunanistan da işine düşülen hataları tekrarlamamak.  Sol gruplar, özellikle üç büyük grup, bu “Olayın” üzerinde birlikte davranmanın, “egemen bloka” karşı bir “tarihsel blok” kurmanın deneyimini yaşamaya başlamayı denemek zorundalar.
Çünkü, “Olay”da esas olan “momentum”dur. Şu anda, copun, suyun, kimyasal silahların yanı sıra, bir de sinir harbi yaşanıyor. Hükümet muhalefetin momentumunu kırmaya çalışıyor. Bu momentum, muhalefet belli bir ağırlığa ulaşmadan, ülke çapında kalıcı bir meşruiyet kazanmadan kırılırsa, ardından nelerin yaşanacağını bilmek için fala bakmak gerekmiyor.

“Cumhuriyet Mitingleri” AKP’yi çok korkutmuştu. Seçimlerden sonra, tam da beklediğimiz gibi, AKP dönüşümleri hızlandırdı, saldırıları da: Darbe senaryoları, tutuklamalar, sabah karşı baskınlar telefon dinleme vb... Bu kez saldırının hangi kesimleri hedef alacağı açık değil mi. Momentumu korumak, kelimenin gerçek anlamıyla da yaşamsal öneme sahip.


No comments: