Monday, June 02, 2014

‘Gezi’ yeni ‘olayı’ yaratacak ‘olay alanının’ bir parçasıdır artık (İsyanın yıldönümü söyleşileri VI) Sendika.org. 02.06.2014

Haziran İsyanı’nın yıldönümü yaklaşıyor. Sizce geçtiğimiz bir yıl içinde yaşananlar üzerinde, özellikle 17 Aralık ve 30 Mart seçimleri süreci ile İsyan’ın etkileri arasında nasıl bir bağlantı vardı?
Haziran İsyanı, bunun çekirdeğini oluşturan “Gezi Olay”ı, AKP’nin temsil ettiği iktidar bloğunun ve daha geniş  bir siyasi kültürel ifade ile siyasal İslam’ın kurmakta olduğu “simgesel evrende” büyük bir çatlak açtı. Bu çatlak iki grup olasılığı ortaya çıkardı. Birincisi, “Gezi Olayı”nın hakikatiyle ilgili. Bu hakikati kavrayabilen bir “sol” hareket yükselerek, toplumda karşıt bir hegemonya kurma şansına sahip olabilir. İkinci olasılık, AKP’nin gittikçe artan oranda fiziki ve simgesel şiddete baş vurarak bu “çatlağı” kapamasına, tüm muhalefeti ve solu ezerek arzuladığı simgesel evreni istikrara kavuşturmasına ilişkindir. Bu iki olasılığın ikisi de bence halen geçerlidir ve tarih sayfasını henüz çevirmemiştir.
“Gezi Olayı” nın yarattığı sarsıntı ve hükümet tarafında oluşan korku 17 Aralık sürecinin çok daha sarsıcı olmasına, ancak hükümetin de tepkisinin giderek artmasına neden oldu diye düşünüyorum. 30 Mart seçimlerine gelince, “Gezi Olayı”nın bu seçimlerde kamplaşmayı hızlandıran ve konsolide eden etkenlerden biri olduğunu düşünüyorum
30 Mart ve 1 Mayıs’ta açığa çıkan manzaraya bakarak, hükümetin İsyan’ın rövanşını aldığı sonucuna varılabilir mi? Sizce toplumsal muhalefet açısından 31 Mayıs 2013’te başlayan süreç kapanmış mıdır? “Olay biter izi kalır” demiştiniz. Nasıl bir iz kaldı?
31 Mayıs 2013 “Gezi Olayı” ile başlayan süreç kapanmadı. Aslinde “Gezi Olayı” ülkenin zamanını kırıp bir boşluk yarattıktan sonra bittiğinde, karşımızda yeni bir zaman oluştu bu yeni zamanın artık kapanması, yeniden kırılana kadar, söz konu olamaz. Bu anlamda “Gezi”nin zamanı  şimdilik sonsuzdur diyebiliriz.
“Olay biter izi kalır”, derken ortaya çıkan yeni zamanı, buna ait insanları ve ahlakı kast ediyordum. Gezi”den sonra bir türlü yatışmayan sokak hareketleri, muhalefet ruhu ve cesaret bu yeni insanın özellikleri. Siyasal İslam’ın her taşın altında gezi arama, komplo bulma paranoyası “Gezi Olayı”nın onların simgesel evreninde açtığı delikle ilgili: Modern zamanlar karşısında anakronik konumlarının bilincine İlk kez vardılar. Bu onlara varoluşsal bir tehlike ile karşı karşıya olduklarını gösterdi. Tepkileri giderek sertleşecek. Gezi AKP hükümetinin seçimle gelip giden cinsten bir düzen partisi hükümeti olmadığını da ortaya koydu.
İsyanı, “Rejimi yıkamadı ama rejim bir daha istikrar kazanamadı” diyerek 1830 Temmuz Devrimi’ne benzetmiştiniz. Son bir yıl sizce bunu doğrulayan gelişmelere tanık olduk mu?
Bence olduk. Yukarda değinmiştim artık Gezi’nin yarattığı zamanın/tarihin içindeyiz. Rejimin bu zamanın içinde “Gezi olayının” izlerini,  insanını imha etmeden istikrar kazanması olasılıkların içinde değil. Bu zamanın hızını muhalefetin direncinin ve yaratıcılığının belirleyeceği, zaman uzadıkça toplumsal sancılarının artacağı de bir gerçek.
Sizce sosyalist hareket ve emek-meslek örgütleri açığa çıkan dinamiklerle ilişki kurmada ne ölçüde başarılı oldu? (Olumlu-olumsuz gözlemleriniz) Neler yapılabilirdi, bundan sonra neler yapılmalı?

No comments: