Sunday, December 14, 2014

Zaman gazetesine yönelik "operasyon" üzerine bir not

-->

Bir Bağlam Sorunu

Zaman gazetesine yönelik operasyonlar karşısında tavır almak gibi bir sorun ortaya çıktı. Bu bir “sorun” çünkü, Zaman gazetesi, Taraf gazetesiyle birlikte, AKP rejimi kurulurken “değişim”, “darbe tehlikesi” söylemi altında tüm muhalefete karşı harekete geçirilen sınır tanımaz bir simgesel şiddetin en önemli kaynaklarından biriydi, hatta belki de, liberal entelijensiyanın demokrasi fantezilerine, “stratejik cahilliğine” en uygun yayın olmasından dolayı dolayı en önemlisiydi. Şimdi, bu “simgesel şiddet odağı” siyasal İslamin içinde yaşanmakta olan iktidar savaşı bağlamında devleti doğrudan kontrol eden kesimin saldırısı altındadır.
Düşünsel dünyalarının sınırı yüzey biçimlerinin ötesine geçemeyen liberal entelijensiya, gözlerinin önündekilere bakarak, “saldırı altındaki gazetecilere sahip çıkmamız gerekiyor, bunlar dün bize faşizm uygulamış bile...” tavrını benimsiyor ve  yaymaya çalışıyorlar.  Bu “madem ki bazı gazeteciler saldırı altındadır öyleyse, bu gazetecilere sahi çıkmak gerekir” saptaması, kendini yüzey biçimlerine hapseden, analiz birimi olarak bireyi alan, liberal dünya görüşüyle belirlenmiş bir bağlam içinde tavır almayı önererek, hem yaşananların esas anlamını gizliyor, hem de aslında liberal dünya görüşünün yayılmasına da hizmet ediyor.
Zaman gazetesine yönelik operasyona ilişkin alınacak tavrı liberalizmin önerdiği bağlamın dışından düşünmek gerekiyor. Bu bağlam, bugün hedef olanların dün simgesel şiddetin araçları ve uygulayıcıları, siyasal İslam’ın militanları olduğu gerçeğinin üzerini örtmemeli, bugün yaşananların bir hegemonya ve iktidar pekiştirmesi hamlesi, totaliter bir yönetime doğru yeni bir adım olduğu gerçeğini konuşmaya da olanak sağlamalıdır.
Bu bağlam ülkede konuşulabilen şeylerin, meşru siyasi eylem sayılabilen etkinliklerin sınırının hızla daraltılıyor olmasına karşı çıkma bağlamıdır. Bu bağlam, bu daraltma adımının sınırının nihayet rejimin ortaklarını ve işbirlikçilerini de kapsayacak noktaya kadar daraltılmış olduğunu, daraltılmaya mutlaka devam edeceğini de göstermeye olanak verir; tavır alma sorununu  sıkıntılı bir “bunlar faşist ama sahip çıkmak zorundayız” gibi bir ideolojik “intihar” eyleminden uzak tutar.
İlk bakışta pratikte aynı sonuca ulaşıyor olmakla birlikte bu iki bağlam  teorik ve tarihsel olarak taban tabana zıttır. İkincisi rejimin karakterini ve gelecekte yaşanabilecekleri konuşmaya izin verirken, birincisi,  sorunu bireylere indirgeyerek bu tartışma kapılarını, düşünme olanaklarını kapamaktadır.
Kısacası, Zaman gazetesine yapılan operasyona karşı çıkmanın uygun bağlamı, siyasal İslam’ın ifade ve örgütlenme özgürlüğünü sınırlamaya, hatta yok etmeye yönelik, pratik ve simgesel şiddetine karşı çıkmaktır, dünün “teröristlerine” sahip çıkmak değil...

No comments: